Dünyayı en çok kirleten ABD   12.09.2000     Ntvmsnbc

Birleşmiş Milletler çevre toplantısında, ozon tabakasının delinmesinin ve sera etkisinin en büyük sorumlusunun ABD olduğu açıklandı

Dünya nüfusunun yüzde 4’üne sahip ABD, sera etkisine neden olan gaz emisyonlarının yüzde 25’inin de sorumlusu. ABD ile AB, sera etkisine neden olan karbon gazlarının azaltılması konusunda izlenecek politikalar hakkında anlaşmazlık içindeler.

Birleşmiş Milletler’in (BM) Kasım ayında Lahey’de düzenleyeceği Dünya çevre konferansına iki ay kala, NASA’nın geçtiğimiz günlerde Antartika üzerindeki ozon tabakasında 28.3 milyon kilometrekare çapında rekor büyüklükte bir deliğin bulunduğunu açıklaması, ozon tabakası ve sera etkisi konularını bir kez daha dünya gündeminin üst sıralarına yerleştirdi. Lahey konferansına hazırlıkların son aşaması olan Lyon toplatısında açıklanan verilerde dünyada ozon tabakasına zararlı olan gazları en fazla salgılayan ülkenin Amerika Birleşik Devletleri olduğu açıklandı.

Uluslararası Enerji Ajansı’nın ve Avrupa Nükleer Araştırmalar Örgütü’nun ortaklaşa yayınladıkları verilere göre, yılda 5 milyar 400 milyon ton karbondioksit (CO2) salgılayan ABD, dünyada havayı en çok kirleten ülke olma özelliğine sahip. ABD’yi bu alanda sırasıyla Çin (2 milyar 853 milyon), Rusya (1 milyar 146 milyon), Japonya (1 milyon 128 milyon), Hindistan (908 milyon) Almanya (857 milyon), Britanya (550 milyon), Kanada (477 milyon), İtalya (426 milyon) ve Fransa (376 milyon) izliyorlar

Lyon’da düzenlenen toplantılarda, başta ABD olmak üzere sanayileşmiş ülkeleri hedef alan çevre örgütleri, hava kirliliğine karşı gelişmekte olan ülkelerin “gerekçe” gösterilmesini protesto ettiler. Greenpeace örgütü, sera etkisine neden olan gazlardan bir Amerikalı’nın 5,5 ton, bir Avrupalının 2,2 ton, gelişmekte olan bir ülke vatandaşının ise sadece 0,4 ton salgıladığına işaret ederek, sanayileşmiş ülkeleri acil önlem almaya çağırdı.

Sanayileşmiş ülkeler, teorik olarak hava kirliliğinin azaltılması konusunda görüş birliği içinde olsalar da, bunun nasıl ve hangi yollardan gerçekleştirileceği konusunda hemfikir olmaktan çok uzaklar. Bu konuda BM bünyesinde ABD-AB ve gelişmekte olan ülkeler arasında kıran kırana bir mücadele yaşanıyor. ABD ve geleneksel müttefikleri (Avustralya, Kanada, Japonya ve Yeni Zelanda) özellikle 1997 Kyoto zirvesinde gündeme gelen “hava kirletme izni” konusunda AB ile anlaşmazlık içinde bulunuyorlar. ABD, herhangi bir ülke veya sanayicinin, hava açısından zararlı gaz emisyonu konusundaki yükümlülüklerini yerine getirmiş bir başka ülkeden, “hava kirletme hakkı”nın satın alınabilmesini savunuyor. Washington, böylelikle, kendi sınırlarındaki hava kirliliğine çare bulmak yerine, daha ucuza gelen, “hava kirletme izni”ni satın almayı planlıyor.

Ancak, AB ülkeleri, Dünya nüfusunun yüzde 4’üne sahip olup da, sera etkisine sebep olan gazların yüzde 25’ini salgılayan ABD’nin bu girişimine sıcak bakmıyorlar. AB, tüm ülkelerin eşit ölçüde efor sarf etmelerinden yana bir tutum sergiliyorsa da, Kyoto zirvesinden bu yana Britanya, Fransa ve Almanya gibi sanayileşmiş ülkelerde ozon ve sera etkisine karşı elle tutulur bir gelişme kaydedildiğini söylemek güç.

BM’nin Kyoto zirvesine katılan sanayileşmiş ülkeler, 2008-2010 dönemine kadar sera etkisine neden olan gazları azaltma yükümlülüğü altına girmişlerdi. Belirlenen tarihe kadar, sera etkisine neden olan gazları AB yüzde 8, ABD yüzde 7, Japonya ise yüzde 6 oranında azaltacakları yönünde söz vermişlerdi. Aynı zirvede, gezegenin sanayileşmiş 38 ülkesi, 2012 yılına kadar karbon emisyonlarını yüzde 5,2 oranında azaltacaklarına dair yükümlülük altına da girmişlerdi. Atmosfere atılan zararlı gazların ana elementi olan karbon, karbondioksit (CO2), metan gazi (CH4), azot protoksit (N2O) ve flüorlu gazlarda (HFC, PFC ve SF6) bulunuyor.


Bu haberi arkadaşına gönder:
Gönderen Ad Soyad : 
Alıcı E-Posta Adresi :